Top
Taha Akyol

Taha Akyol

takyol@hurriyet.com.tr

22/10/2016

'Yalan söyleyen tarih'


Önceleri “resmi tarih”in propagandasıydı, son zamanlarda da “karşı resmi tarih” propagandası.

n

 

n

Örnek mi? TV’lerde konuşan bir profesör söylüyor; Lozan öyle bir hezimetmiş ki, imzalar atıldığında “Yunanistan’da milli bayram ilan edildi” imiş. Tipik bir yalan söyleyen tarih örneği...

n

 

n

Lozan’ın Yunanistan’da nasıl karşılandığını görmek için size “bilimsel tarihçilik” örneği bir çalışmadan bahsedeceğim: Dr. Çağla Derya Tağmat’ın, Yunan arşivinde yaptığı çalışmaya dayalı “Venizelos’un Dünyasında Lozan” adlı akademik makalesi. İnternette bulabilirsiniz.

n

 

n

OSMANLI NEDEN YIKILDI?

n

 

n

Zihniyet dünyamızda temeldeki bir sorun, Osmanlı’nın neden yıkıldığı konusunda derin bilgi boşluğudur. Böyle olunca ister istemez efsaneler, komplo teorileri, hamaset veya husumet duyguları zihnimize hükmediyor.

n

 

n

Çağımızı kavramamızı da zorlaştırıyor.

n

 

n

Osmanlı güçlüyken nasıl Viyana’ya gittiyse, güçsüz düşünce 1912 yılında Meriç Nehri’ne kadar çekildi...

n

 

n

Sevr döneminde Türkiye’nin yüzölçümü 350 bin kilometrekareye kadar düştü! Ancak Büyük Zafer ve Lozan’la bugünkü 780 bin kilometrekareye ulaştık.

n

 

n

Biz Viyana’ya giderken belirleyici güç tarım ekonomisiydi, ona dayalı devlet organizasyonuydu. Bu alanlarda biz üstündük.

n

 

n

Fakat Avrupa uzun bir birikimin sonunda bilim ve sanayi devrimini yaptı. Böylece makineleşen ve ordusunu tankla, topla donatan Avrupa karşında hâlâ tarıma ve eski yapılara bağlı olan Osmanlı mağlup oldu.

n

 

n

DİP DALGALARI

n

 

n

Bu konuda saygın iktisat tarihçimiz Prof. Mehmet Genç, tarım çağında Osmanlı’yı yükselten sistemin, sanayi çağında Osmanlı’nın gelişmesini engellediğini anlatır. Osmanlı arşivindeki belgelerle ve bilimsel tarihçilik metotlarıyla tabii.

n

 

n

Prof. Genç’in “Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi” adlı eserini okumadan bu meseleyi anlamak zordur. Genç’e göre Kanuni zamanında bile Avrupa kıtası “nüfus, üretim hacmi, sermaye stoku, teknoloji ve enerji kapasitesi bakımından 4-5 katı büyüklükleri kontrol ediyordu!”

n

 

n

Bu sermaye stoku zaafı yüzünden Kanuni zamanında Osmanlı’da faiz yüzde 12-25 arasında gezerken, sermaye birikiminin hızlandığı Avrupa’da faiz yüzde 4-5 civarındaydı!

n

 

n

Avrupa’da matbaayı, modern şirketi, fabrikayı devlet değil, bu potansiyel yaratmıştı. Yani coğrafyanın, girişimci sınıfın, şehirleşmenin, Rönesans üniversitelerinin potansiyeli...

n

 

n

Avrupa’yı yükselten, Asya’yı çökerten işte bu dip dalgalarıdır.

n

 

n

DOĞRU DÜŞÜNMEK?

n

 

n

Osmanlı çağın değiştiğini fark ettiğinde 1800’lerin başından itibaren devlet idaresini, hukukunu, eğitimini, askeri organizasyonunu modernleştirmeye çalıştı. Fakat mesafe kapatılamadı.

n

 

n

21. yüzyılda kapattık mı?

n

 

n

Bugün bir ülkenin gelişmesi için gerekli olan temel dinamikler üzerinde ne kadar konuşuyoruz: Bilim, teknoloji, hukuk, ekonomik rasyonalizm vb.

n

 

n

Bu kavramların zihinlerimizdeki hacmi nedir?!

n

 

n

Modernleşme yani tarımdan endüstriye, pratik bilgiden bilimsel bilgiye, fermandan kanuna geçiş...

n

 

n

Bunu kavramadan tarihle ilgili ideolojik hamaset de husumet de boşunadır.

n

 

n

Hatta öteden beri ideolojik genellemeler analitik düşünmeyi engelleyerek zihni gelişmemize zarar veriyor; işte PISA sınav sonuçları.

n

 

n

Halbuki, her devirde “güzellikler ve çirkinlikler” olduğunu vurgulayan Yahya Kemal’in dediği gibi:

n

 

n

“Tarih yekpare görülecek, topyekûn sevilecek yahut nefret edilecek bir şey değildir; aksine tetkik ve muhakeme edilecek bir manzaradır.”

n

 

n

Tarih ve zamanımız...

n

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları