Top
Kanat Atkaya

Kanat Atkaya

katkaya@hurriyet.com.tr

18/10/2018

Katilin adı: Kirli... Soyadı: Pazarlık

2 Ekim’den bu yana yaşananlar roman olsa “Sürükleyici ama abartılı”, film olsa “Yok artık, bu kadar da olmaz” diyerek karşılanırdı büyük ihtimal.

İki uçak dolusu “kralın adamı” gelecek...

Gün ortasında konsoloslukta pusu/tezgâh kuracak...

“Verilmiş sözlere güvenmiş” bir adamı kıtır kıtır kesecek...

Katil(ler), temizlikçi(ler) sonra yine uçaklara doluşup memleketlerine dönecek...

Sonra?

Sonrası gizli hesaplardan örülü ağır ve kanlı bir kumaştan perdenin arkasında gelişiyor.

Hem her şeyi biliyoruz, hem hiçbir şey bilmiyoruz. Her şeyi biliyoruz derken...

Gelenlerin kim olduğunu, görevlerini, saat kaçta nereden gelip saat kaçta nereye gittiklerini biliyoruz.

Dün Yeni Şafak’ta “ulaştığımız bilgilere göre” ibaresiyle yayınlanan “ses kayıtlarına” bakarsak Kaşıkçı’nın nasıl öldürüldüğünü biliyoruz.

“Önce parmakları kopartıldı, sonra kafası kesildi...” gibi dehşet dolu detaylar içeren habere göre işkencecilere “Başımı derde sokacaksınız” diyen başkonsolosa “Yaşamak istiyorsan sus!” deniliyor. Böyle korkunç detaylar biliyoruz işte mesela...

Sonra analizlerden analiz beğenmeye kalktığımızda, “Bu cinayet niye Türkiye’de işlendi? Asıl maksat ne? Hesap ne? ABD bu işin neresinde, Türkiye neresinde? İran neresinde? O nerede, bu nerede?” derken kayboluveriyoruz...

Olayın çirkefi sızdırılan, uçurulan, manipüle edilen kanallardan kamuoyunun zihnini bulandırıyor...

Pazarlıklar biteviye sürüyor...

Altına ceset süpürülmüş kanlı bir halının üstünde koltuklar/konumlar yer değiştirip duruyor...

Cemal Kaçıkçı göz göre göre öldürüldü biliyoruz...

Katilin adı Kirli, soyadı Pazarlık biliyoruz...

Galiba sadece bunu biliyoruz...

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları