Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

31/12/2011

Üniversitelerin YÖK’e ihtiyacı var mı?

Bu soruyu uzun süredir üniversite rektörlerinin de aralarında olduğu akademisyenlerle konuşuyoruz. YÖK’ün bir önceki başkanı da “yetkilerinin çok fazla” olduğundan şikâyet ederdi ama yetkilerini de tıpkı Giresun Üniversitesi’ndeki rektörlük seçimlerinde olduğu gibi kullanmakta sakınca görmüyordu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de kendisine gönderilecek listeye konmasına itiraz ettiği bu üniversiteye 2 oy alan akademisyeni bir yıl önce “rektör vekili” olarak atayan da yine “yetkilerinin fazlalığından şikâyet eden” YÖK yönetimi oldu. Yeni başkan ise YÖK’ün görevinin “vizyon oluşturmak” olacağının altını çiziyor. Rektörler de YÖK’ün öncelikli görev alanlarının Türk yükseköğretim ve araştırma sektöründe gerekli kapasitenin geliştirilmesi ve hizmet kalitesinin güvence altına alınması olduğu görüşünde. Bu noktada da araştırmaların önemine dikkat çekiyorlar.

Çünkü ülkelerin refah yarışında, üniversitelerin eğitim öğretim olarak adlandırılan bilgi yayma rolü kadar bilgi üretme yani araştırma-teknoloji geliştirme rolünün önem kazandığını, araştırma ve geliştirmenin de YÖK gündeminde eğitim-öğretim kadar yer alması gerektiğini söylüyorlar. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar da son yıllarda lisans eğitiminde kapasite artırımına önem veren YÖK’ün, bu artışı destekleyecek akademisyen kadrosu ve bütçe artırımını sağlayamadığını vurguluyor.

Bu durumun da kalite iyileştirme konusunda yetersizliklere yol açtığına, ülkelerarası karşılaştırmalarda Türk yükseköğretim sisteminin kalite değerlendirmesinde, sayısal kapasiteye göre düşük not aldığını hatırlatıyor. Örnek de Global Competitiveness Report verileri. Geçen yıl 133 ülke arasında Türkiye yükseköğretim sisteminin sayısal kapasitesi (kayıtlı öğrenci oranı) açısından 57. sırada yer alırken, yükseköğretim sisteminin kalitesi açısından 79. sıradaydı. Oysa günümüzün rekabet ortamında işgücünün niteliği, nicelikten çok daha önemli.

YÖK’e yeni bir yapı kazandırılmak istenen bugünlerde Türk toplumunun ve ekonomisinin yükseköğretim ve araştırma ihtiyaçlarının tespiti, bu ihtiyacı karşılamak için kullanılacak farklı modellerin neler olduğu, bu modellerin nasıl işleyeceği tartışılmalı. Acar’ın da vurguladığı gibi üniversiteler, yükseköğretim bürokrasisinin parçaları olmak yerine, daha fazla esneklik kullanan, ancak verdikleri eğitimin kalitesi, yaptıkları araştırmaların sonuçları, topluma verdikleri hizmetlerin nitelik ve niceliğinden sorumlu tutulan kurumlar haline gelmeli. Bu nedenle de üniversitelerin şu anki yapısıyla YÖK’e değil, bu vizyonu gerçekleştirecek bir tepe örgütüne ihtiyaçları var.

 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp