Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

31/07/2015

Eğitim fakültelerine taban puan getirmek

 

KPSS Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nde öğretmenlerin soruları doğru yanıtlama oranlarını dün gündeme getirdik. Birçok öğretmen bu sonuçların nedenlerini ve çözüm yollarını tartışmak yerine bu verileri haberleştirdiğimiz için kızdı, tepki gösterdi.

Bazı eğitimciler ise bu sonuçlara bakarak bu yıl ilk kez tıp ve hukuk fakültelerinde uygulanan “başarı sırası barajının” eğitim fakülteleri için de getirilmesini önerdi. Üstelik YÖK, bu konuda bir çalışma yapıyor.

Ancak “öğretmen kaynakları” tartışılmadan eğitim fakültelerine baraj getirmek doğru mu?

Çünkü öğretmenlik yapma hakkına yalnızca eğitim fakültesi mezunları sahip değil. Fen, edebiyat, ilahiyat, teknoloji ve tasarım, beden eğitimi ve spor yüksekokulları, güzel sanatlar, hukuk, iletişim, iletişim bilimleri, veteriner, ziraat, su ürünleri, ev ekonomisi gibi değişik fakülte ve bölüm mezunları pedagojik formasyon alarak öğretmenlik yapabiliyor.

Hatta pedagojik formasyonu açıköğretim ve uzaktan öğretim programlarından bile alabilirsiniz. Formasyonda son uygulama ise yaz okulları. Ücretli 7 haftalık kurslara katılarak, öğretmenlik yapma hakkına sahip olabilirsiniz.

Oysa bir ihtisas mesleği olarak nitelendirilen öğretmenliği “35 güne eşitleyerek” ne kadar nitelikli öğretmen yetiştirebilirsiniz bu tartışılır.

Hemen her fakülte mezununa öğretmenlik yapma hakkı verirken, eğitim fakültelerine baraj getirmek hangi sorunu çözecek?

Eğitim fakülteleri arasında “puan uçurumu” var mı? Evet var. 224 puanla öğrenci alan da var, 484 puanla alan da. Ama aynı “puan uçurumu” öğretmenlik yapma hakkına sahip diğer fakülteler için de geçerli. Tüm bu fakültelere öğretmen olma hakkı verirken, eğitim fakültelerine baraj getirmek adaletsizlikten başka bir şey olmaz.

Tartışılması gereken bir başka nokta ise eğitim fakültelerinin sayısı. 100’e yakın fakülte var. Bu fakültelerin sayısı 61 iken YÖK’ün hazırladığı raporda fakültelerin fiziki ve akademik kadro sıkıntılarına değinilmiş, öğretim üyesi başına 64 öğrencinin düştüğü anlatılmıştı. Bugün bu sayı ne oldu bilen yok.

Gelelim “öğretmenlik yapma sertifikası” olarak da yorumlanan ÖABT sorularına. Bu sorular fakültelerde verilen eğitimle ne derece uyuşuyor ve ölçme değerlendirme açısından doğru mu? Bu sorunun da yanıtını bilmiyoruz.

Tüm bu soruları tartışmadan ne eğitim fakültelerine barajı, ne öğretmenin niteliğini tartışabiliriz.

 

ADAYLARA GÖRE HATA CEVAP ANAHTARINDA

ÖSYM Başkanı Ömer Demir, KPSS’ye ve Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’ne giren adayların cevap kâğıtlarının okunmasında hata olmadığını, bu yüzden de puanlarının doğru olduğunu söylüyor. Ancak adaylar puanların yanlış hesaplandığı konusunda ısrarlı. Hatanın “cevap anahtarından” kaynaklandığını savunarak, “Cevapların şıkları değişmiş, hatalı cevap anahtarıyla okunmuş” diyorlar. Adaylar netlerin tutmadığını, doğru yanıtladıkları cevapların ya boş göründüğünü ya da yanlış olarak değerlendirildiğini söylüyor.

Önceki yıllarda da “Hata var” diye adaylar bu kadar ısrar ettiklerinde haklı çıktıklarına birçok kez tanık olduğumuz için ÖSYM’nin itirazları bir kez daha değerlendirmesini öneririz.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp