Yıl 2006: Eğitim fakültelerinin sayısı 67. Bunların 61'i öğrenci alıyor. Kontenjanları bugünkü sayının yarısı kadar. 33 bin.
O yıl YÖK bir karar alıyor. Çünkü hazırladığı raporda gelecekte "işsiz öğretmenler ordusu" oluşacağını görüyor. Yeni eğitim fakültelerinin açılmaması ve kontenjanların da 25 bine düşürülmesine
karar veriyor.
Dönemin YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İsa Eşme'nin hazırladığı raporda da eğitim fakültelerinin fiziki ve akademik yetersizliklerine dikkat çekilerek, yeni eğitim fakültelerinin açılmasının eğitimin niteliğini düşüreceği ifade ediliyor.
Bu karara karşı hangi uygulamaların yaşama geçtiğini merak ediyorsanız, şöyle sıralayalım:
2007'de yeni YÖK yönetimi göreve başlıyor. Bir önceki dönemde alınan yeni eğitim fakültelerinin açılmaması ve kontenjanların düşürülmesi kararını hemen rafa kaldırıyor. Bunun yerine eğitim fakültelerinin sayıları da kontenjanları da her yıl artırılıyor.
Bugün eğitim fakültelerinin sayısı onayda olanlarla birlikte 90'ı aşmış durumda. Kontenjanları geçen yıl 61 binin üzerindeydi. Bu fakültelerden her yıl 44 bin genç mezun oluyor. Ancak öğretmen adayı olarak mezun olanların sayısı 73 binin üzerinde.
Çünkü öğretmenlik yapma hakkı yalnızca eğitim fakültesi mezunlarına ait değil. Fen ve edebiyat ile ilahiyat fakülteleri mezunlarına da pedagojik formasyon alarak öğretmen olma yolu açıldığı için her yıl 73 binden fazla genç öğretmen adayı olarak üniversitelerden mezun oluyor.
Bu durum da "atanamayan öğretmenler ordusu"nun her yıl devleşmesini sağlıyor.
Bunları neden mi yazıyorum?
Dün Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği ''Öğretmen İstihdam Projeksiyonları Stratejileri ve Sistemlerinin Geliştirilmesi Projesi'' çalıştayının açılışında yaptığı konuşması üzerine bu verileri hatırladım.
Avcı, bu çalıştaydaki konuşmasında bundan sonra öğretmen ihtiyacının alanlara göre belirleneceğini ve buna göre yükseköğretim programlarının kontenjanlarının düzenleneceğini söylüyordu. Bunun için de açılışına katıldığı çalıştayın proje hazırladığını ve öğretmen olmak isteyen gençlerin de bu projede belirtilen ihtiyaçları dikkate alarak, kariyerlerini planlamalarının mümkün olacağını dile getiriyordu.
Öğretmenlik alanında arz ve talep dengesinin kurulamadığı doğru. Ancak bu dengenin yıllar önce bozulduğunu görerek, önlem alınmasını isteyen rapor ve kararlar da neler yapılması gerektiğini söyleyen öneriler de ortada. Önemli olan kararların yaşama geçirilebilmesi. Ancak yeni fakülte açmak ve kontenjan artırmak "siyasi bir karar" olmaktan çıkarıldığı zaman geleceği planlamak için yapılan stratejiler yaşama geçebilir.