Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

30/08/2009

Sözleşmeli öğretmenlerin 'aile bütünlüğü' önemli değil mi?

"3 yıllık evliyim. Ancak evlendiğimizden bu yana birlikte yaşama şansını bulamadık. İkimiz ayrı illerde görev yapıyoruz ve üç yıldır aynı kente atamamız yapılamadı. Evliliğimizi yaşayamadık. Böyle giderse ortada evlilik de kalmayacak."
Yukarıdaki satırlar 5 yıldır sözleşmeli olarak görev yapan Selim öğretmene ait. Binlerce sözleşmeli öğretmen gibi eşi ile birlikte aynı kentte öğretmenlik yapmak istiyor.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu "aile bütünlüğünü korumak" için önemli bir karar aldı ve öğretmenlerin eş durumuna bağlı tayin ve atamalardaki mağduriyetlerinin giderilmesi talimatını verdi. Öğretmenlerin atanamaması durumunda "il emrine atanabileceklerini" söyledi. Ancak bu karardan yararlanacak olanlar kadrolu öğretmenler.
Sözleşmeli öğretmenlerin yer değiştirmeleri boş pozisyonlara başvuru almak suretiyle puan üstünlüğüne göre yapılabilecek.
Sözleşmeli öğretmenler ise bu karara karşı çıkıyor. Bu ayrım ile meslektaşları gibi bakanlığın da kendilerini "ikinci sınıf öğretmenler" olarak gördüğünü söylüyor. İstekleri kadrolu öğretmenlere tanınan "il emrine atanma" hakkının kendileri için de tanınmasını istiyorlar.
Bakan Çubukçu'nun öğretmenler arasında statü simgesi haline gelen kadrolu, sözleşmeli
ve ücretli ayrımına karşı olduğunu ve sözleşmelileri de sıra ile kadroya geçirmeyi planladığını biliyorum. Öğretmenler arasında statü farkına karşı çıkan Çubukçu'dan sözleşmeli öğretmenler, aileleri ile buluşmaları için formül bulmasını bekliyor. Selim öğretmen gibi "Sözleşmeli öğretmenler olarak bizlerin aile kurmak, ailelerimiz ile birlikte aile bütünlüğü içinde yaşama hakkımız yok mudur?" diyorlar. Kadrolulara olduğu gibi sözleşmeli öğretmenlere de aynı hakkın tanınmasını bekliyorlar.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp