DÜN Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la buluşan rektörler arasında YÖK'ün mimarı ve Türkiye'nin ilk vakıf üniversitesinin kurucusu olan İhsan Doğramacı'nın üniversitesi Bilkent'in Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar da vardı. Atalar'ın bir başka özelliği de Doğramacı ailesinin damadı olması. Atalar, İhsan Doğramacı'nın torunu ve Prof. Dr. Ali Doğramacı'nın kızı Ayşe Doğramacı'nın 22 yıllık eşi. Dün sabah Dolmabahçe Sarayı'nda toplantı öncesinde Atalar'la buluşup bir süre sohbet ettik. Atalar'a bugün en fazla eleştirilen kurumların başında gelen ve kaldırılması tartışılan YÖK'ün geleceği konusunda toplantıda konuşma yapıp yapmayacağını sordum. Çünkü YÖK'ün yeniden yapılandırılması tartışılıyor ve rektörler de Erdoğan'a bu konuyla ilgili görüşlerini dile getirecekler.
Atalar, YÖK'ün kaldırılmasına karşı ancak yapısının değiştirilmesi gerektiğini savunuyor. YÖK kurulduğunda üniversite sayısının 10 olduğunu bugün ise Türkiye'deki üniversite sayısının 150'yi aştığını hatırlatıyor: "YÖK kurulduğu zaman üniversiteleri merkezi olarak idare etmek kolaydı. Şimdi her birinin kendine özgü problemleri var. Bugünkü yapıda merkezi şekilde idare edemezsiniz. Yapıyı değiştirmek lazım. Merkezi planlama sisteminin çalışmadığı dünyada biliniyor. Bugün Sovyetler Birliği'nin çökme nedeni de buydu. Akıllı insanları Moskova'ya koyalım, bütün ülkenin sorunlarını çözsünler istediler. Merkezi planlama yaptılar, olmadığı ortada. Serbest piyasa ekonomisine geçmeniz gerekiyor. Hangi bölümün açılacağına, hangi bölüme kaç kişinin alınacağına üniversiteler kendileri karar verebilmeli. Bunu merkezi olarak yaparsanız, başarılı olunmuyor. Bugün öğrencinin gitmek istediği bölümlerde yer yok, gitmek istemediği yerler boş. Bu kararları üniversiteler kendi vermeli. Piyasa koşullarına göre hangi bölümü açacağını belirlemeli. Buna YÖK, merkezden karar veremez."
Atalar, YÖK'ün denetim yapan bir kurul olarak kalması gerektiğini söylüyor; "YÖK'ü tamamen kaldıramazsınız. Denetim yapacak bir kurul olmalı. Devletin parasını kullanan devlet üniversitelerini de, bizim gibi vakıf üniversitelerinin de yetkinliğini denetleyecek üst kurula ihtiyaç var. 'YÖK kalksın, üniversiteler istediğini yapsın' anlayışı yanlış" diyor.
Atalar'ın bu sözleri "YÖK kalksın" diyen akademisyenlerin tepkilerini çekecek, ancak tüm ülkelerde de gerçek anlamda çalışan bir üst kurulun olduğunu unutmamak gerekiyor. YÖK'ün de artık siyasetten kurtarılıp gerçek işlevine kavuşturulması ve bir üst kurul gibi çalışması gerekiyor.