Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

28/08/2013

Neden elit liseye ve öğrencisini seçerek almasına karşı çıkılıyor?

ŞU günlerde en çok tartışılan ailelerin en çok merak ettiği konu kaldırılan SBS'nin yerine liselere geçişte "hangi modelin" uygulanacağı. Özellikle de çocukları 8. sınıfta olan aileler bu sorunun yanıtını istiyor. Türkiye ortaöğretime geçişte yeni bir modeli ararken, sayfamızda da değişik ülkelerde liselere geçiş sistemlerinin ayrıntılarını bulacaksınız. SETA'nın araştırması dünyanın her yerinde elit liselerin olduğunu ve bu liselere öğrencilerin seçilerek alındığını gösteriyor. Kimi ülkede bu seçme sistemi yerel ya da ulusal merkezi sınavlarla yapılıyor, kiminde de okullar kendi sınavlarını düzenliyor. Hatta birçok ülkede bu sınavlara katılabilmenin yolu bir başka sınavdan, ortaokulu bitirme sınavında, başarılı olmaktan geçiyor.
Uluslararası sınavlarda en büyük başarıyı gösteren ülkelerden Finlandiya'da öğretmen notu gidilecek liseyi belirliyor. Ancak Finlandiya'yla ilgili unutulmaması gereken hem öğrenci sayısının azlığı hem de okulların kalitesi arasında fark olmaması. Oysa Türkiye'de aileleri yarışa sokan en önemli neden okullar arasındaki kalite uçurumu. Uluslararası sınavlarda Türkiye açısından en dikkat çekici noktayı da bu kalite farkı oluşturuyor. Ancak yeni model arayışı sürecinde anlayamadığım nokta, Türkiye'de "elit liselerin" korunması gerektiğine ve bu okullara "seçilerek" öğrenci alınmasına neden karşı çıkıldığı.
Zaten SETA da eğitimle ilgili birçok sivil toplum kuruluşu da ortaöğretim geçiş sistemiyle ilgili hazırladıkları raporda "elit liselerin" olması ve sınavın da bu liseler için yapılması gerektiğini vurguluyor. Birçok ülke bu okullara seçerek öğrenci almayı bilim ve teknoloji alanında nitelikli insan yetiştirme açısından bir politika önceliği olarak görüyor.
Önemli olan sınavla öğrenci alacak okulların sayısını tıpkı İngiltere'de olduğu gibi azaltmak ve bu sınavlara bugün olduğu gibi 1.2 milyon öğrencinin değil, sayıları birkaç yüz binle sınırlı olan öğrencilerin girmesini sağlamak. Örneğin İngiltere'de en saygın okullar olarak kabul edilen ve yükseköğretime geçişte en başarılı olan gramer okulları akademik becerileri çok iyi olan öğrencilerini seçerek sınavla alıyor. Bu okulların sayıları SETA'nın da vurguladığı gibi 1973 ve 1998 yılları arasında 809'dan 164'e düşürüldü ve yeni gramer okullarının açılmasına izin verilmiyor.
Türkiye'de ise ilk olarak maarif kolejleri ardından fen liseleri için yapılan, sonra sayıları hızla artan Anadolu liseleri ve neredeyse tüm lise türlerini kapsayan ve artık nitelikleri de tartışılan okulların hepsi için bu sınavların yapılması. Oysa önce "elit liseleri" diğerlerinden ayırmak ve öğrencilerin raporda da belirtildiği gibi yüzde 3-5'inin bu okullar için düzenlenecek sınavlara girmesini sağlamak gerekiyor. Öğrenci diğer lise türlerinde sınavsız okusun. Ülkeler elit liselerini geleceğin bilim insanlarını yetiştirmek için korurken, Türkiye'nin, "Okullar arasında kalite farkı kalmayacak" diyerek, başarılarını kanıtlamış okullarda çıtayı aşağıya çekmek için üretilecek politikalardan vazgeçmesi gerekiyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp