Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

17/11/2012

Türkiye'de öğretmen olmak....

Dövülen, bıçaklanan, terör örgütleri tarafından kaçırılan, Akçakale ve Ceylanpınar'da olduğu gibi bomba ve kurşun yağmuru altında görev yapan, depremde göcük altında kaldıktan sonra bile "çocuklarının yanına" dönmek için sabırsızlanan onlar.

OECD ve Dünya Bankası raporuna göre bir OECD ülkesindeki meslektaşından 10 kat fazla çalışan, buna karşın ücretleri neredeyse OECD ülkesindeki meslektaşından yüzde 50 az olan yine onlar.


Daha düne kadar "Bana bir kelime öğretenin 40 yıl kölesi olurum" anlayışıyla saygı duyulan meslek grubunun zirvesindeyken, bugün saygınlıkları her geçen gün azalan ve eğitimde "düşen kalitenin tek sorumlusu olarak" görülen onlar.
Öğretmenlerden söz ediyorum.
Birkaç gün sonra Öğretmenler Günü'nü kutlayacağız.
31 yılı aşkın süredir öğretmenlik yapan Eski Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, meslektaşlarıyla konuşarak, "Türkiye'de öğretmen olmak" diye bir rapor hazırladı. Bakın bu raporda öğretmenler mesleklerini nasıl tanımlıyorlar:

*Yönetenler tarafından sürekli itibarsızlaştırılmak ve tehdit edilmek. Bu politikaların sonucu olarak da veli ve öğrenciler tarafından şiddetle karşı karşıya kalmak


*İdarecilerin keyfi ve yıldırma denen uygulamalarıyla karşı karşıya kalmak, haklarını arayamamak

*Çok çalıştırılmak, kalabalık sınıflarda eğitim yapmak zorunda bırakılmak ve düşük ücret almak


*Çalışırken ve emekli olduğunda geçinebilmek için ek işler yapmak zorunda kalmak

*Yaptıkları işle ilgili karar süreçlerine katılmalarına gerek duyulmayacak kadar önemsenmemek


*Ağır iklim koşullarında aylarca kent yüzü görmeden, sobalarını tezekle yakıp okul ve evlerini bu yakıtlarla ısıtmak

*Her iktidar döneminde yandaş yöneticileri tarafından ayrımcılık yaşamak, soruşturma, cezalandırma ve sürgüne gönderilme uygulamasına maruz kalmak


*Öğrencilerine yararlı olabilmek için hiçbir özveriden kaçmadan ve karşılık beklemeden kendini çocuklara adamak.

*Ağır kafa, kol, ev ve beden işçisi demek. Günlük ücreti 60 TL'den aylığı 1800 TL karşılığı çalışmaya başlamak, en yüksek ek derssiz 2 bin 20 TL almak.


*Ülkenin bazı coğrafyalarında görev yaparken bir yanda devlet, diğer yandan terör örgütü yanlısı olma suçlamalarına maruz kalmak. Böyle bir baskı ve yalnızlık içinde çocuklara eğitim vermeye çalışmak.

*Taksitlere ve borçlara bağlanmış bir yaşamı sürdürmek, insanca yaşamı hayal etmek


*Almanya'daki meslektaşı bir buzdolabı alabilmek için 39 saat çalışırken, 82 saat çalışmak zorunda kalmak

*Öğretmen olma hayaliyle okuyup, ancak ücretli öğretmen olabilmek ve yıllarca atanmayı beklemek


*Atanamayan öğretmen adayları olarak "Yem bekleyen güvercinler" diye tanımlanmak

Bugünlerde değişen eğitim sistemiyle birlikte norm kadro fazlası durumuna düşen, açıkta kalmamak için alan değiştirmekten pişmanlık duyan öğretmenler bir gün hatırlanmak yerine sorunlarının çözümünü ve eski saygınlıklarını istiyorlar.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp