Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

16/03/2013

120 milyar dolarlık pazarda Türkiye’nin payı yok

TÜRKİYE, her yıl üniversiteli olmak için sınavlara giren 2 milyon genciyle, yurtdışındaki üniversitelerin iştahını kabartan bir ülke. Yurtdışında okuyan ve sayıları 65 bine ulaşan öğrencisiyle de başka ülkelere en fazla öğrenci gönderen 5. ülke durumunda. Yurtdışı eğitim için yapılan harcamalarınsa 2 milyar doları (3.6 milyar TL) bulduğu tahmin ediliyor.
Bugün ülkesi dışında öğrenim gören öğrencilerin sayısı 3.3 milyonu aşmış durumda. Birkaç yıl içinde bu sayının 7-8 milyona ulaşacağı bekleniyor. Bu öğrencilerin yarattığı pazarsa 110 ile 120 milyar dolar arasında. 65 bin öğrencisini yurtdışına gönderen Türkiye'nin bu pazardan pay aldığını söylemek mümkün değil. 26 bin yabancı öğrenciyle, gönderdiği öğrencinin yarısını bile üniversitelerine çekemiyor. Oysa Yeni Zelanda gönderdiği her öğrenciye karşılık 15, Avustralya ise bir öğrenciye karşılık 24 yabancı öğrenci alıyor.
Bu pazarın aslan payı ise ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya'nın. Hatta DEİK'in hazırladığı rapora göre 2010'da Avustralya'da eğitim ihracatından elde edilen gelir 19.1 milyar doları buluyor. Bu rakam İngiltere'de 8 milyar pound, Yeni Zelanda'da 2 milyar dolar. Yabancı öğrenciler gittikleri ülkelere yalnızca harcadıkları parayla katkı yapmıyor. Aynı zamanda bu genç beyinler gittikleri ülkelerde hem teknolojinin gelişmesine ve rekabet gücüne kaynak sağlıyor hem de mezuniyetlerinden sonra nitelikli işgücünü oluşturuyor. Bilim ve mühendislik alanlarında uluslararası öğrencilerin tercih ettiği ülkelerin başında gelen ABD üniversiteleri, iş gücünün yüzde 25'ini sağlıyor.
Son yıllarda bu pazarda Orta Asya ülkeleri de büyüyor. Malezya, Singapur ve Çin, bu pazarda hızla büyüyen ülkeler arasında dikkat çekiyor. Bu üç ülke pazardaki paylarını yüzde 12'ye çıkardılar. Rusya'nın bile büyüme hızı yüzde 2'lere ulaştı. Önümüzdeki yıllarda daha da büyüyecek bu pazardan Türk üniversitelerinin paylarını artırması gerek. Bunun için de öğrencilerin tercih edecekleri cazip bir ülke olabilmeli. Öğrenciler gittikleri ülkeleri eğitimin kalitesi, maliyeti, istihdam ve burs olanaklarıyla seçiyor.
Oysa SETA'nın yaptığı araştırmaya göre Türkiye'ye yükseköğretim için gelen öğrenciler bunları yaşadıkları sorunlar olarak sıralıyor. Özellikle de yabancı dilde eğitimden şikâyetçiler. Derslerin İngilizce yapılmadığını söylüyorlar. Birkaç üniversite dışında yabancı dilde eğitim yapıldığını da söylemek zor. Eğer Türk üniversiteleri bu pazardan talep ettikleri payı almak istiyorlarsa o zaman gerçek anlamda İngilizce eğitim vermek zorunda. Yoksa İngilizce eğitim alacağını söyleyip, sonra onlardan Türkçe verilen dersleri takip etmelerini istemek ancak "kötü bir tanıtım" olur.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp