BAZILARI itiraz etse de çocuklarımızın farklılıkları öğrenerek, görerek büyümelerini istiyoruz. Farklı renkleri, dilleri, dinleri ve bedenleri öğrensinler. Dünyanın "tam insanlardan" oluşmadığını da bilsinler. Bilsinler ki; sokakta karşılaştıklarında kolu, bacağı olmayan, görmeyen insanlara ne acıyarak baksınlar ne de onlardan kaçsınlar. Tüm bunları aileleri olarak onlara öğretebiliriz ama öğrenecekleri en iyi adres okulları. Birçok ailenin başta otizmli çocuklar olmak üzere "normal olmayan" çocuklarla kendi "normal çocuklarını" aynı ortamda kaynaştırmaktan kaçındığını ve bazı okul yönetimlerinin de buna izin verdiğini defalarca eleştirdim ve örnekleriyle anlattım. Tıpkı otizmli Nazım'ın okullardan kovulması gibi.
Ancak görülüyor ki tek zorluk yaşayan engelli çocuklar değil, engelli öğretmen de okulda istenmiyor. Çünkü en son engelli öğretmen ataması 2 yıl önce Nimet Baş döneminde yapıldı.
Günlerdir engelli öğretmen adayları mesajlarıyla yaşadıkları duyarsızlıkları anlatıyorlar. Türkiye'de ilk kez düzenlenen Özürlü (Özürlü tanımını da artık engelli olarak değiştirmek gerekmiyor mu?) Memur Seçme Sınavı'na giren bin kadar engelli öğretmenin atama beklediğini söylüyorlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kamu kuruluşlarındaki engelli kadroları tamamen dolacak" sözleri üzerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın engelli öğretmen atamasıyla ilgili defalarca Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) talepte bulunduğunu ancak yanıt alamadığını anlatan engelli öğretmen adaylarının MEB'de yaşadıklarını ise yalnızca duyarsızlıkla açıklamak mümkün değil. Adı bende saklı yetkili "Nimet Baş'ın atadığı bin kadar engelli öğretmenin uyum sorunu yaşadığını, okulların fiziki olarak engelli öğretmenler için hazır duruma gelmeden atamaların yapılamayacağını" söylüyor.
Bu yanıtın bakanlığın da resmi bakış açısı olduğunu düşünmek istemem. Çünkü aksi ayrımcılıktan başka bir şekilde adlandırılamaz.