YÖK’te dün “kadın” konusunda uzmanlaşan akademisyenlerin katılımıyla “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Üniversite Çalıştayı”vardı. Açılışını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın yaptığı çalıştayda, “toplumsal cinsiyet eşitliği” dersinin üniversitelerde zorunlu ders olarak okutulması tartışılan konulardan biri oldu.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, yaptığımız görüşmede, kadın akademisyenlerin oluşturduğu çalışma gruplarından çıkan kararların ay sonuna kadar yürütme kuruluna geleceğini ve yaşama geçirilmesine yönelik kararları alacaklarını vurguladı. Saraç, “Eğitim müfredatına entegre edebileceğimiz bir şey arıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği dersi zorunlu ders olursa da tek tip müfredat olmayacak, üniversiteler kendi modellerini oluşturacak” dedi.

“Kadın” konusundaki çalışmalarıyla Türkiye’nin en önemli akademisyenlerinden biri olan ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feride Acar ise “toplumsal cinsiyet eşitliği” dersinin üniversitelere konulmasının önemli bir adım olacağını ancak ilköğretim ve lise müfredatına girmezse yetersiz kalacağını vurguladı. Acar, “Bu dersi öğrenciler eğitimin daha alt kademesinden almaya başlamalı, konuya yakınlık duyarak üniversiteye gelmeli” diye konuştu. Acar’ın bu dersi verecek akademisyenlerle ilgili “Doğru yaklaşımlara sahip olmalılar” uyarısı da dikkate alınmalı. Aksi halde Acar’ın da vurguladığı gibi “toplumsal cinsiyeti” “biyolojik cinsiyet” olarak gören hocaların işlediği dersler karşımıza çıkar.

Ayrıca 104 devlet üniversitesi rektöründen neden sadece 6’sının kadın olduğunu, yüzde 49 olarak erkeklerle eşit oranda akademisyenliğe geçen kadınların oranının profesörlük aşamasına geldiğinde nasıl oluyor da yüzde 28’e düştüğünü de araştırmak gerekiyor. Acar’ın “delik boru-leaky pipeline” diye nitelendirdiği bu durumu hangi koşulların yarattığını ve neden kadınların bu “borudan” akarak sistem dışına atıldığını bulmak şart.