Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

06/11/2013

32 yıldır aynı YÖK

TAM 32 yıl önce bugün henüz üniversite sayısı 28 iken, 1981 yılında çıkan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'yla YÖK kuruldu. YÖK kurulduğunda ortada bir vakıf üniversitesi bile yoktu. Bugün ise yaklaşık 70'i vakıf olmak üzere 175 üniversite var. Bu üniversitelerde görevli öğretim üyesi sayısı 130 bin, okuyan öğrenci sayısı ise 4.5 milyon.
Kurulduğu günden bu yana üniversite, öğrenci ve akademisyen sayısı 6 kata çıkmasına rağmen YÖK'te ne değiştiğini soracak olursanız yanıt olumsuz olacak. Hemen her kuruluş döneminde ve iktidar değişikliğinde YÖK'ün yetkilerinin hatta kendisinin kaldırılacağı söylenir. YÖK ise her defasında bu tartışmalardan güçlenerek yetkileri ve merkeziyetçiliği artarak çıkar.
Bir kez daha YÖK'ü yapısal değişime uğratacak yasa bekleniyor. Ancak taslağı Başkan Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya'dan ilk dinlediğimde yorumum, "Hayal kırıklığı yarattı" olmuştu.

*

Çünkü YÖK'ün yetkileri kaldırılmıyor, yerine "süper güçlü bir kurul" yaratılıyordu.
Üniversite özerkliğine ilişkin ise bir iyileştirme getirilmiyordu. Oysa Avrupa Üniversiteler Birliği'nin (EUA) ve OECD'nin çalışmalarında Türk üniversiteleri özerklik açısından sınıfta kalıyor. EUA'nın 2 yıl süren ve 34 ülkedeki yükseköğretim sistemini inceleyen raporuna göre Türkiye özerkliği en düşük ülkelerden biri. Çünkü programları belirleme, yeni ders ve bölüm açma konusunda karar verici yer YÖK. Türk üniversiteleri bütçelerinde de özerk değil. Çünkü bütçenin kontrolünü, onayını hükümet yapıyor. Kontenjanları, öğrenciden alınacak ücretleri belirleme konusunda da özerklikleri yok.

*

Hazırlanan taslakta Yükseköğretim Kurulu adı kalkıyor ama yerine getirilecek Türkiye Yükseköğretim Kurulu'na verilen yetkiler onu daha merkeziyetçi ve güçlü kılıyor. Yükseköğretim kurumları akademik konularda alınacak kararlardan başlayarak yönetim, teşkilatlanma, personel ve mali konularda yine bu kurulun denetiminde oluyor. Üstelik Üniversitelerarası Kurul'un (ÜAK) yetkilerini de bu kurul alıyor. Böylece üniversiteleri temsil eden kurul da ortadan kaldırılıyor.
Bağımsız olması gereken Kalite Güvence Kurumu bile yeni kurulun bünyesinde kuruluyor.
Üniversite Konseyi modeli ise bu kez üniversitelerin özerkliklerini dışarıdan müdahalelere de açık hale getiriyor.
Üniversite çeşitliliğinden ise söz etmek mümkün değil. Çeşitlilik olarak sunulanlar ise kâr amacı güden özel üniversitelerin kurulması, yabancı üniversitelerin de Türkiye'ye kampus açmasına izin verilmesi.

*

Zaten Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da YÖK'ün hazırlayıp Meclis'e sunması için bakanlığa gönderdiği üzerinde ne devlet ne de vakıf üniversitelerinin mutabakatının sağlandığı taslağı, "Günümüz koşullarına uygun değil ve üniversitelere özerklik vermiyor" diyerek YÖK'e geri yollamıştı.
YÖK'ün 32 yıl önce biçilen elbiseye artık sığmadığı ve günün koşullarına uygun olmadığı ortada. Değişmeli. Ancak hazırlanacak yeni yasanın da özerkliği sağlaması, YÖK'ten bile daha güçlü bir kurul yaratmaması gerek.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp