Top
Pervin Kaplan

Pervin Kaplan

pkaplan@htgazete.com.tr

03/12/2011

Gerçekten eşit bir yarıştan mı söz ediyoruz?

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın "Bir dönem daha başkanlık yapabilmesini garantilemek" için görevinin dolmasına 10 gün kala gündeme
getirdiği yorumlarına yol açan "eşit katsayı" iddia edildiği gibi gerçekten "eşit yarış" anlamı taşıyor mu?
Bir eşitlikten söz edebilmek için öğrencilerin aynı dersleri almaları yani "eşit müfredata sahip" olmaları gerekir. Oysa liselerde müfredat eşit değil. Liselerin sayısal bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerle sözel bölümlerinde ya da meslek liselerinde okuyan öğrenciler aynı dersleri işlemiyorlar. Tüm öğrencilerin "eşit" olduğu tek sınıf "ortak alan derslerinin olduğu" 9'uncu yani lise birinci sınıf.
Bu sınıftan sonra liselerde öğrenciler sayısal, sözel, eşit ağırlık olmak üzere alanlarına ayrılırken meslek liselerinde de meslek dersleri almaya başlıyorlar. Kısaca liselerdeki eşitlik ortak müfredatın görüldüğü 9. sınıfın sonunda son buluyor.
Örneğin bu yıl son sınıfta olan sayısal öğrencisi, eşit ağırlık öğrencisinden farklı olarak haftada üçer saatten toplam 9 saat biyoloji, fizik ve kimya dersi görüyor. Sözel öğrencisinin müfredatında ise bu derslerin yerine çağdaş Türk tarihi, mantık gibi alan dersleri vardır. Meslek lisesi öğrencisine gelince onlar da hangi alanda eğitim görüyorsa o alanın meslek derslerini işliyor. Bu liseler arasında yalnızca imam hatip liseleri, liselerin eşit ağırlık ve sözel bölümleri ders müfredatlarına benzerlik gösterir.
Bu durumda 9. sınıftan sonra matematik, geometri, fizik, kimya dersi görmeyen meslek lisesi öğrencilerine "tıp, hukuk, eczacılık yolu açıldı" demek ne derece doğru? Bu dersleri hiç görmemiş öğrenciler alan sınavları olan Lisans Yerleştirme Sınavları'nda (LYS) fizik, kimya, biyoloji, matematik sorularını nasıl yanıtlayacak ve nasıl eşit yarışacaklar? Aynı durum sözel bölümden mezun olan öğrenci için de söz konusu.
Bu öğrencilerin müfredat açıklarını kapatmak için tek yolları kalıyor: Dershaneler. İşlemedikleri dersleri ancak dershaneye giderek ya da özel ders alarak kapatabilirler. Bu durumda dershaneler meslek lisesi öğrencileri başta olmak üzere "eşit yarış" için yeni müfredat oluşturacaklar demektir.
Bu durumda ek puan uygulamasının devam etmesi de "eşit yarış" mantığında bir çelişki oluyor. 2547 sayılı yasaya göre bu bir meslek uygulayan liselerden mezun olanlara kendi alanlarının devamı niteliğindeki programları tercih ettiklerinde verilen ek puandan vazgeçmek mümkün değil. Ancak "eşit yarışta" bu kez de öğretmenlik programını tercih edecek bir liseli öğretmen lisesinden mezun olana göre dezavantajlı olmayacak mı? Ya da sınavsız geçiş hakkı tanınması "eşit yarış" mantığında bir başka haksızlık olarak gündeme gelmeyecek mi?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp