Top
Güntay Şimşek

Güntay Şimşek

gsimsek@htgazete.com.tr

10/10/2017

Korku ve endişe getiren vize krizi!

 

ABD ile Türkiye arasındaki vize krizi, iki ülke arasında daha önce hiç yaşanmamış ciddi bir vakaya işaret ediyor. Çeşitli dönemlerde sıkıntılı günler yaşanmış olmasına rağmen vatandaşların, ülkelere ulaşımına engel koyacak bir yaptırıma gidilmemişti. Bu defa çok yönlü değerlendirilmesi gereken önemli bir krizin içindeyiz. İki ülke vatandaşlarının seyahatlerini kısıtlayan taraftan bakınca, durum hiç de iç açıcı görünmüyor.

Halihazırda ABD vizesi olan Türk vatandaşları için bir sorun yok, ama Amerikan vatandaşları için durum farklı. Çünkü Türkiye, temsilcilikler kanalıyla veya e-vize şeklinde başvuranlara uzun zamanlı, 5-10 yıllık vizeler vermiyor. Amerikan vatandaşları, her türlü vize başvurularına da en fazla 6 ay için 90 gün ikametli vize alabiliyor. Bunu, “Uzun zamanlı vizesi olan Türk vatandaşları Amerika’ya gidebilecek, ama vizesi olan Amerikan vatandaşları 6 ay daha ülkemize gelebilecek” okumak mümkün, ama öyle olmayacaktır. Bu kriz, kısa sürede çözülmezse, ABD vatandaşlarının Türkiye gelememesiyle beraber, vizesi olan Türk vatandaşları da ABD’ye kolaylıkla giremeyecektir.

Şu an Amerika-Türkiye arasında direkt uçuşu olan, Kuzey Amerika’yı Türkiye bağlayan tek havayolu var; Türk Hava Yolları (THY). Amerikan havayolları bu hatta başarılı olamadıkları için çekilmişlerdi. Ayrıca Amerika’ya direkt sefer yapan 8 ülkedeki 10 havalimanına getirilen tartışmalı “laptop yasağı” uygulamasına Türkiye ve THY’nin dahil edilmesini de vize krizi gelişmeleriyle birçok açıdan ilişkilendirmek mümkün. THY, İstanbul’daki HUB’ı (merkezi) Atatürk Havalimanı’ndan, ABD’de 8 şehre uçuş yapıyor. Bu uçuşlarında en fazla gelir sağladığı yolcular ise iki ülke arasında direkt seyahat edenler. Havayolları, zannedildiği gibi transit yolculardan fazla gelir sağlamazlar, ama bu sayede network’lerini (uçuş ağlarını) genişletip daha verimli hale getirirler. Vize kriziyle, iki ülke vatandaşları, vizeye sahip olsalar bile bu tartışmalardan etkilenip sınır kapılarında karşılaşmaları muhtemel sorunlar sebebiyle korku ve endişeyle seyahatlerden vazgeçeceklerdir. Bu gelişme de en fazla THY’yi etkileyecektir.

İSTANBUL’UN “HUB” OLMASI ETKİLENİR Mİ?

ABD vizesi olanlar, başka ülkelerden vize almakta sorun yaşamıyor, çeşitli ülkelere girişlerde de sıkıntıyla karşılaşmıyor, Meksika’ya da ABD vizesiyle girebiliyorlar. Özetle referans bir vize. ABD vize kriziyle, ülkemizi Yemen, Kuzey Kore, Sudan vs. gibi ülkelerle aynı kategoriye çektiği için Kanada, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda gibi ülkelerle de sorun yaşanması muhtemel. Hatta bazı ülkelerden vize alınmasında sıkıntılar olabilir. Krizin devam etmesi halinde, THY uçucu ekiplerinin ABD’ye yapılan seferlerde, vize sorunuyla karşılaşma ihtimali de söz konusu. İstanbul’u dünya havacılığının merkezi yapmak üzere yola çıkan Türkiye’nin, THY’yi ve 3. havalimanının geleceğini dikkate alarak strateji geliştirmesi şart. Çünkü iki ülke arasındaki vize krizi çözülmez ise bir süre sonra transit yolcuyu da etkileyecektir. Ülkeler arasında direkt yolcu akışı olmayınca da, İstanbul’dan ABD’nin 8 kentine yapılan uçuşların verimliliğinde sorunlar yaşanacaktır. Şimdiden kafa yorulması icap ediyor.

BORAJET ‘AĞIR CEZA’LIK OLDU

Amerika’da yaşayan işadamı Yalçın Ayaslı’nın, sahibi olduğu Borajet Havayolları’nı Sezgin Baran Korkmaz’a devretmesinden sonra gelişen olayların son adresi İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi. Tartışma konusu, hisse devri anlaşması esnasında mizanda olmayan borçların ortaya çıkması. İddianamede; “Şüphelilerin (Yalçın Ayaslı ve Zahide Üner) şirket mizan ve bilançolar üzerinde gerçekleri kasıtlı bir şekilde çarpıtmak suretiyle müştekileri yanılttıkları...” ibaresi yer alıyor. Bundan böyle, mizanda olmayan borç mevzusunu mahkemenin açıklığa kavuşturmasını beklememiz gerekiyor. Diğer taraftan Yalçın Ayaslı da PR şirketi kanalıyla, Borajet’in devrinden kaynaklanan ticari tartışmaları kişiler üzerinden başka taraflara çekmek için girişimde bulunuyor. Ticari bir tartışmanın başka mecralara çekilmesini doğru bulmuyorum. İşin özünden sapmadan söyleyecek sözü olanlara bu köşe açık...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp